Avrupa Siyasi Topluluğu Nedir?
12.04.23
Yazan:
Tugay Karayel
Avrupa Siyasi Topluluğu, Avrupa devletleri arasında iş birliği ve koordinasyona katkıda bulunmayı amaçlayan bir proje olarak değerlendirilebilir. Tüm kıtada refahı, güvenliği ve siyasi diyaloğu artırmayı hedefleyen bu projeyi ortaya atan Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'dur.

Avrupa Siyasi Topluluğu, Avrupa devletleri arasında iş birliği ve koordinasyona katkıda bulunmayı amaçlayan bir proje olarak değerlendirilebilir. Tüm kıtada refahı, güvenliği ve siyasi diyaloğu artırmayı hedefleyen bu projeyi ortaya atan Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'dur.
"Avrupa Siyasi Topluluğu, 44 Avrupa ülkesine güvenlik ve barış, enerji arzı, iklim ve ekonomik durum konularını tartışma fırsatı veriyor. Aynı zamanda tüm Avrupa devletlerini Rus saldırganlığına karşı birleştirmeyi amaçlıyor."
Bu eşsiz organizasyonun ilk toplantısı geçtiğimiz yıl 6 Ekim'de Çekya'nın başkenti Prag'da yapılmış ve bu toplantıya AB dışından 17 ülke davet edilmiştir. Bu ülkeler dört EFTA ülkesi (Lihtenştayn, Norveç, İsviçre ve İzlanda), Batı Balkanlardan altı ülke (Arnavutluk, Kuzey Makedonya, Bosna Hersek, Sırbistan, Karadağ ve Kosova), Associated Trio (Ukrayna, Moldova ve Gürcistan), Ermenistan, Azerbaycan, İngiltere ve Türkiye şeklinde sıralanabilir. AST'nin yapısına baktığımızda Avrupa ülkeleri arasında çok katmanlı bir bağlantıyla karşılaşıyoruz. Bu çok katmanlı yapı, bize Avrupa Birliği'nin “iç içe geçmiş halkalar” gelecek senaryosunu hatırlatıyor. Buna göre çevre ülkelerle birlikte bazı en derin çekirdekte yer alan ülkeler (hard core, yani çekirdek ülkeleri), politik ve ekonomik olarak en entegre ülkeler AST içerisinde bir aradadır. Bu hard core ülkeler birinci halkada yer alıyor. Örnek vermek gerekirse Avrupa Siyasi Topluluğu'nun hard core ülkeleri olarak Almanya, Fransa, Belçika, Hollanda, Lüksemburg ve İtalya görülebilir. Bu hard core ülkeleri ilk halkaya koyduktan sonra Avrupa Birliği ile bütünleşme düzeylerine bakarak hangi AST ülkesinin hangi çembere alınacağını belirleyebiliriz. Örneğin, Euro Bölgesi'nde yer alan ülkeler ve üç EFTA üyesi Norveç, Lihtenştayn ve İzlanda (AEA üyesi oldukları için) ikinci çembere alınabilir. Schengen Bölgesi üyesi olmayan ve Schengen Bölgesi ülkelerinden sırasıyla takip eden çemberler oluşturulabilir. Euro'yu ana para birimi olarak kullanan ülkeler, AB ile Gümrük Birliği olan ülkeler, İngiltere gibi eski üye ülkeler ve diğer aday veya ve son olarak üyelik başvurusunda bulunan veya üye olmayı planlayan ülkeler.
Avrupa Siyasi Topluluğu, 44 Avrupa ülkesine güvenlik ve barış, enerji arzı, iklim ve ekonomik durum konularını tartışma fırsatı veriyor. Aynı zamanda tüm Avrupa devletlerini Rus saldırganlığına karşı birleştirmeyi amaçlıyor. Dolayısıyla, İngiltere ve Türkiye'nin, bu iki ülkenin NATO'nun en büyük ordularından ikisine sahip olduğu düşünüldüğünde, bu topluluğa katılımı çok önemlidir. Bu Topluluk aynı zamanda enerji arzı açısından da önemlidir. Azerbaycan'ın katılımı göz önüne alındığında, AB'nin bu ülkeden yeni enerji tedarik bağlantıları bulmayı hedeflediğini söyleyebiliriz. Özellikle 2020 yılında yaşanan Azerbaycan-Ermenistan savaşından bu yana AB'nin Azerbaycan ile ilişkilerini geliştirmesi dikkat çekicidir. Söz konusu savaşta Rusya, Ukrayna'ya karşı savaş hazırlıkları ile uğraşmaktaydı ve Azerbaycan- Ermenistan savaşına “dengeleyici unsur” olarak gereken ağırlığı koyamadı. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un AST toplantısında bir araya gelerek Azerbaycan-Ermenistan sınırında sivil bir AB misyonu üzerinde anlaştıklarını hatırladığımızda bu Topluluğun AB'nin Kafkas ülkeleriyle ilişkilerini derinleştirmesine yardımcı olduğunu kesinlikle söyleyebiliriz.
Ancak AST ile ilgili asıl sorun, asimetrik güç dağılımı ve amaçlarının ve gündeminin belirsizliğidir. İlk olarak, bu topluluk gerçekten AB üyesi olmayan ülkeleri AB'ye entegre etmeyi hedefliyor mu? Ya da aday ülkelerin katılım sürecini hızlandırıcı bir etkisi olacak mı? Yoksa sadece Rusya'nın AB dışındaki ülkeler üzerindeki etkisini azaltmak için oluşturulmuş bir proje mi? Macron'un da çok iyi bildiği gibi, AB'nin özümseme kapasitesi şu anda yeni üyeleri kabul edecek kadar güçlü değil. O halde, gayrı resmi bir toplulukta sınırlı pozisyonlar vererek bazı ülkeleri AB'nin dışında tutmak Macron'un esas planı mı? Aslında tüm eleştirilerin bir anlamı var. Ancak AST, bazı ülkeler için AB ile iletişim açıklarını azaltmak için güncel olarak en önemli platform. Örneğin Türkiye'nin AB ile üyelik müzakerelerinde yaklaşık 10 yıldır ilerleme kaydetmemesi taraflar arasında iletişim eksikliğine yol açmıştır. Ancak AST sayesinde Türkiye, göç, güvenlik, enerji ve iklim sorunları gibi sorunlarını diğer Avrupa ülkeleri ile tartışabilmektedir. Avrupa Siyasi Topluluğu'nun sistemi ülkelerin çemberler boyunca hareket etmesine izin verir. Örneğin, AB ile daha fazla bütünleşen bir ülke, Topluluğun sert çekirdeğine yaklaşma şansına sahiptir. Aynı şekilde, bir ülke eğer kilit AB ilkelerinden uzaklaşırsa, Topluluğun çevresine doğru da uzaklaşabilir. Bu topluluk, çekirdek AB ülkeleri tarafından AB dışı ülkelere yönelik bir “havuç ve sopa” aracı olarak kullanılabilir mi? Bu mümkün. Ancak havuç ve sopaların kapsamı, çekirdek AB ülkeleri tarafından iyi bir şekilde belirlenmelidir. Aksi takdirde, sopalar her zaman genişleme önleme ve İslamofobik siyasi kurumları tatmin etme amacıyla kullanılırsa o zaman bu durum AB üyesi olmayan ülkelerin AB değerlerine bağlılığına zarar verebilir.
Diğer Yazılar
08.01.25
Trump'tan "Donroe Doktrini" İlanı: "Grönland Bizim Toprağımız!"
Donald Trump, bugün Florida'daki malikanesi Mar-a-Lago'da yaptığı bir açıklamada Grönland'ın ABD topraklarına dahil edilmesi gerekliliğini bir kez daha vurguladı. Trump, bu talebinin özellikle "ulusal güvenlik ve bağımsızlık" amaçlarına hizmet edeceğini belirtti ve Grönland'ı ABD için "kritik bir bölge" olarak tanımladı.
29.12.24
ABD’nin Küresel Hegemonluğu Terk Ettiği Bir Dünyada Yeni Liberal Uluslararası Dünya Düzenini Neler Bekliyor?
2016 yılı ABD tarihi açısından önemli bir kırılma noktasıydı. Zira Donald Trump gibi nevi şahsına münhasır bir lider başkanlık koltuğuna oturmuştu. Mevcut konjonktürün aksine Trump artık Avrupa’nın abisi rolünü ABD’ye daha fazla oynatmak istemiyordu. Ekonomik olarak külfetli olduğu için ABD kendisini doğrudan ilgilendirmedikçe hiçbir soruna müdahil olmamalı ve kendi çıkarını öncelemeliydi.
22.11.24
Milliyetçilik, Millet ve Toplum Üzerine
Milliyetçilik kavramı, her ne kadar bugün kullandığımız modern anlamıyla tarih sahnesine Fransız İhtilali zamanı çıkmış olarak kabul edilse de aslında tarih boyunca hep olagelmiş bir mefhumdur. Bu kavramın ilk örneklerini insanlığın ilk kabilelerinde ve klanlarında görmek mümkündür.